Geçtiğimiz ay Maliye bakanı, Türkiye’de mükellef olmayan e-ticaret sitelerinden vergi almak için stopaj çözümünü açıkladı. Buna göre Türkiye’den alışveriş yapılan yabancı menşeili bir siteye para, banka aracılığı ile gönderilirken, o firmadan stopaj vergisi kesilecek. Ancak akla gelen sorulardan biri de, yabancı menşeili firma aslında pazaryeri ise, stopaj kesmeden evvel satıcının Türk olup olmadığının bilinmesi sorunu. Diğer yandan çifte vergilendirmeyi önleyen karşılıklı uluslararası sözleşmelerin varlığını da atlamamak gerekecektir. Böyle bir durumda bunun geri dönüşü Türk satıcıların ve e-ticaret girişimcilerinin de o ülkelerde yaptığı satışlara o ülkelerce uygulanması gibi bir durum söz konusu olabilir. Aslında internet şirketlerinin vergilendirilmesi konusu aşılmış olacak ama yabancı şirketlerin fiyatlarına zam yapması gündeme gelebilir.
Avrupa Birliğinde end to end encryption şeklindeki uygulamanın yani uçtan uca şifreleme yönteminin tüm iletişim araçlarında kullanılması isteniyor, gündemde bu var, ancak devletler için bu uçtan uca şifreli iletişimlerde ‘arka kapı’ yani bu içeriklere bir şekilde erişebilme yetkisi verilip verilmeyeceği tartışılıyor. Whatsapp, Telegram gibi uygulamalardan tanıdığımız bu yöntemin tüm AB vatandaşları için istenmesi gizlilik anlamında önemli bir adım, ancak ‘arka kapı’ çıkışı devletler kontrolüne bırakılırsa, o zaman ifade özgürlüğü savunucularının bu duruma tepki göstereceği bir gerçek.
Diğer yandan Facebook geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması ile terörle nasıl mücadele ettiğini açıkladı: hem yapay zekadan faydalandıklarını hem de alanında uzman terörle mücadeleciler ile çalıştığını vurguladı. Terörle ilgili içerikleri şikayet edilirse kaldırdığını ve önemli deliller elde ederse yetkililere bildirdiğini açıkladı. Bunun için görüntü eşleştirme, sahte hesapları ve toplulukları kaldırma, dil tanıma gibi çalışmalar yapıldığını bildirdi. Ayrıca Whatsapp ve Instagramdan da toplandıkları verileri şirket içinde diğer platformlarla birlikte değerlendirip, bu verilerin terör şüphesi yaratması halinde güvenlik önlemleri alındığını da vurguladılar. Bu tür uygulamalar elbette teröre karşı önlem alma bakımından gerekli, ancak bunların karşısında da ifade özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliğini savunan gruplar durmakta, elbette aradaki hukuki çizginin korunması da gerekiyor.
BTK, 30 Haziran’dan itibaren katma değerli servislere tüketicinin onay zorunluluğu uygulamasını getirdi. Ayrıca, üçüncü taraflarca sunulan hizmetlerde yaşanan sorunlarda tüketicilerin şikayetini ileteceği bir muhatap bulamamasının da önüne geçmek için hizmet ücretinin tahsilatına aracılık eden işletmeciye sorumluluk yükleniyor. İlaveten aldatıcı ve yanıltıcı ifadelere izin verilmeyecek ve abonelik iptali ücretsiz olacak şekilde düzenleme getiriliyor.
‘Bu yazı ilk olarak DigitalAge dergisinin Temmuz 2017 sayısında yayınlanmıştır.’