Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bir değişiklik ile “Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği”ne ilave bir düzenleme yapılmıştır. “Girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak” faaliyeti de tüketiciyi aldatan uygulamalar kapsamına dahil edilmiştir.
Yönetmeliğe göre, bir ticari uygulama; yanlış bilgi içeriyorsa veya doğru bilgi içerse dahi sunuluşu açısından tüketiciyi aldatıyor veya aldatmaya müsaitse hukuka aykırıdır. Ticari açıdan mal veya hizmetin maliyeti, fiyatı, fiyat avantajları hakkında tüketiciye doğru bilgi verilmelidir. Bir mal veya hizmetin faydaları, riskleri, içeriği, teknik özellikleri, konusunda verilen bilgiler gerçek ve abartıdan uzak olmalıdır.
Sunulan mal veya hizmetin yetkili otoritelerce onaylandığına dair hususlarda, yedek parça ve tamir hizmetlerinde, temsilcisinin kimliği/kurum bilgilerinde yanıltıcı bilgiler verilmemeli, açık ve anlaşılır olunmalıdır. Ayrıca rakibinin markası ile karışıklığa sebep olması gibi hususlar da yanıltıcı eylemlerdendir. Diğer yandan tüketiciden önemli bir bilgiyi gizlemek, anlaşılmayan bir şekilde veya uygun olmayan bir zamanda sunmak, amacını bildirmemek de aldatıcı ihmallerden sayılmıştır.
Reklamverenler, reklam ajansları, mecra kuruluşları ve reklamcılık ile ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşlar ile ticari uygulamada bulunanlar için bağlayıcı olan bu yönetmeliğe uygun olmayan reklamın veya ticari uygulamanın, daha sonra düzeltilmesi veya telafi edilmesi ise reklam verenin veya ticari uygulamada bulunanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Diğer yandan, geçen ayki yazımda bahsettiğim “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar”da değişiklik yapılmasına dair Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan düzenlemeye bağlı olarak alım, satım, hizmet, eser, kira sözleşmelerinde sözleşme bedeli döviz olarak veya dövize endeksli belirlenmiş ise bunun TL olarak düzenlenmesi gerekmiştir.
Haliyle sözleşme taraflarından birinin sözleşmeye konu mal veya hizmeti veya bunun bir bileşenini sözleşme dışı üçüncü taraflardan döviz ile veya dövize endeksli olarak sağlıyor, tedarik ediyor olması durumunda; taraflar arasındaki sözleşme bedelinin TL olarak sabitlenmesi gerekeceğinden bir fiyat artışı yaşanması ve bunun da tüketiciye yansıması kaçınılmazdır. Ayrıca son zamanlarda döviz kurunda yaşanan hızlı artış da bir diğer etkendir. Fakat bu artışlardan etkilenilmediği halde tüketiciye yansıtılan fiyatlarda artışa sebep olan uygulamalar da söz konusu olmuştur.
Dolayısıyla sağlanan ürün veya hizmet için girdi maliyette bir artış olmadığı halde, döviz kuru artışından etkilenilmediği halde, buna bağlı olduğu iddia edilerek tüketiciye sunulan fiyatlarda bir artış yapılmışsa; artık bu durum, aldatıcı ticari uygulama kapsamında hukuka aykırılık teşkil edecektir.
‘ Bu yazı ilk olarak E-ticaret Çağı dergisinin Aralık 2018 sayısında yayınlanmıştır.’