Geçtiğimiz ay “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Karara göre, taraflar arasındaki sözleşme; menkul veya gayrimenkul alım satımına veya kiralanmasına dair ise veya taşıt ve finansal kiralama sözleşmelerinden biri ise veya leasing ile iş yapılıyorsa sözleşme bedeli döviz olarak veya dövize endeksli olarak belirlenemeyecek.

Ayrıca bir tarafın hizmet sunduğu diğer tarafın da bu hizmet karşısında bedel ödediği hizmet sözleşmeleri ile yüklenicinin bedel karşılığında bir eser meydana getirmeyi taahhüt ettiği eser sözleşmeleri de bu kapsama dahil edilmiş ve bu sözleşmelerin de bedelinin döviz cinsinden ya da dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağına karar verilmiştir.

Söz konusu kararın uygulanması için sözleşme taraflarının Türkiye’de yerleşik kişiler olması gerekir. Yani taraflardan birinin yurtdışında yerleşik olması durumu bu kapsamda değildir.

Diğer yandan kararın, sadece karar tarihinden itibaren yapılan yeni sözleşmeler için değil aynı zamanda daha önce bedelinin döviz olarak ödenmesine karar verilen sözleşmeleri de kapsadığını belirtelim. Yani karar tarihinden önceki bir dönemde imzalanan ve sözleşme bedelinin döviz olarak ödenmesine karar verilmiş olan sözleşmeler halen yürürlükte ise tadil veya ek protokol yapılarak, TL üzerinden ödeme yapılması için yeniden düzenlenmeleri gerekmektedir.

Resmi gazetede kararın yayım tarihi olan 13.09.2018 den itibaren 30 gün içinde sözleşmelerin buna göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi halde 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3. maddesi ile, Cumhurbaşkanının bu Kanun hükümlerine göre yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki yükümlülüklere aykırı hareket eden kişiler hakkında, üçbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceği düzenlenmiştir.

Bu düzenleme ekonominin durumuna yönelik alınmış bir önlemse de, diğer yanda bazı karmaşalara da sebep olacağından endişe duyulmaktadır.  Örneğin, e-ticaret ekosistemi içerisinde, sözleşme konusu işlerle ilgili üçüncü kişilerden alınan hizmet veya ürünlerin döviz üzerinden sağlanıyor olduğu durumlarda, sözleşme bedelinin TL olarak belirlenmesi zorlayıcı olacaktır. Elbette bu durum fiyat artışı olarak pek çok konuda tüketiciye de yansıyacaktır. Ayrıca sözleşme bedelinin artması halinde damga vergisinin yeniden ödenmesi gibi masraflar da doğabilir. Diğer yandan ‘merkezi yurtdışında olma’ tanımından tam olarak neyin anlaşılacağı da net değildir.  Örneğin merkezi yurtdışında olup, Türkiye’de irtibat bürosu, ofisi, şubesi olan teknoloji firmalarının Türkiye’de yerleşik sayılıp sayılmayacağı gibi konular belirsizdir. Fakat Hazine Müsteşarlığı tarafından önümüzdeki günlerde bu uygulamanın istisnaları belirleneceğinden, bu konuların da netleşeceğini düşünüyoruz.

‘ Bu yazı ilk olarak E-ticaret Çağı dergisinin Ekim 2018 sayısında yayınlanmıştır.’

Leave your comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.