Reklam dünyasının 2016’daki yeni trendi Influencer Marketing. Tam Türkçesi “Etkileyici Pazarlama” olan bu yöntem, aslında eskiden beri var olan, ünlülerin veya fikir önderlerinin bizzat tanıklık yaptığı, bildiğimiz “tanıklı reklam”lardan başka bir şey değil. Influencer Marketing’in bu klasik yöntemden tek farkı ise, reklamların veya tanıtımların profesyonel bir prodüksiyon ile değil de, bizzat ünlü kişinin kendisini en doğal ve bilindik haliyle ifade etmesiyle gerçekleşmesi. Ünlü kişiler haliyle, kendilerini en kolay ifade ettikleri ve çok sayıda kişiye ulaştığı sosyal medyayı kullanarak Influencer Marketing ile kendilerine yeni bir gelir kapısı açabiliyorlar. Ünlü kişi deyince sadece akla sanatçı, oyuncu, televizyoncu, sporcu vs. gelmemeli, artık ünlü kişiler arasında Youtuber’lar, Instagram ve Twitter fenomenleri de var. İnsanları etkileyebilen ve fikirlerine yön verebilen ünlü kişilerin markayı / ürünü kullandığını beyan etmesi veya olumlu bir yorum yazması bile bir çok markanın hedef kitlesine ulaşması ve satışlarını artırması konusunda çok büyük farklar yaratabilmekte.
Konuyla ilgili hukuki sorunlar da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İlk sorun, ünlü kişinin ilgili marka hakkındaki beyanlarının, gerçek bir deneyime ve o markaya olan sevgisine mi dayandığı, yoksa bunun için profesyonel bir anlaşma mı yapmış olduğu. Nitekim bu sorunun cevabı, hem vergisel, hem de reklamdan dolayı sorumluluk anlamında durumu karmaşıklaştırabiliyor. Ünlü kişi, gerçekten de bir tecrübesini aktarmış olabileceği gibi, bu paylaşımdan kazanç elde etmiş de olabilir. Nitekim, 2016 Mayıs ayında Maliye Bakanlığı, internet üzerinden yapılan bu tür reklamlardan vergi alınacağına dair yasal düzenlemenin yolda olduğunu açıkladı.
Konunun diğer bir boyutu ise reklamcılık alanındaki düzenlemeler ve sınırlamalar. Influencer Marketing dahil her tüm mecrada yayınlanan ve gösterilen reklamların kanunlara, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları gerekmektedir. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklamlar yasaklanmıştır. Tütün mamülleri, alkollü içkiler, ilaç vb. sektörlerdeki kısıtlamalar Influencer Marketing için de geçerli olabilmektedir. Ünlü kişi ya da başka bir deyişle fenomen, reklam yasaklarına aykırı davranırsa, bir alkollü içkinin markasını anarak veya ima ederek bir paylaşım yaparsa, sadece kendi ifade özgürlüğünü kullanmış olabilecek midir? Yoksa herhangi bir paylaşımıyla, tüketicilerin (ve de 18 yaşından küçüklerin) satın alma karar sürecini ve inandırıcılığını artırma etkisi incelendiğinde kamusal sorumlulukları da devreye girecek midir? İşte bu sorun konuyu daha tartışmalı bir hale getirmektedir.
Ünlü kişinin, tamamen profesyonel olarak ücret aldığı bir konuda reklam içerikli veya imalı paylaşım yapması “tanıklı reklam” kavramını aklımıza getirmektedir. Influencer Marketing yönteminde tanınmış kişiler, ya kendi alanları ile ilgili paylaşım yapacak, ya da ürünü / markayı bizzat deneyerek tanıklık etmektedir. Konu tanıklı reklam olunca, uluslararası reklam etiklerinde ve mevzuatta düzenlenen esaslı bir ilke devreye girmektedir: “Reklamlarda, tanıklığına başvurulan kişinin tecrübesine, bilgisine veya araştırma sonuçlarına dayanmayan ve gerçek olmayan hiçbir tanıklık ya da onay ifadesine yer verilemez veya atıfta bulunulamaz.”
Reklam hukukunun temel prensiplerinden birini daha hatırlatmakta fayda olacaktır. Influencer Marketing’de bile reklamın “reklam” olduğunun açıkça anlaşılması gerekmektedir. Yani, tüketici veya takipçi ünlü kişinin paylaşımını bir reklam gibi anlamasa bile, gerçekte reklam amacıyla yapılan bir paylaşım varsa bu “örtülü reklam“ olarak kabul edilmektedir. Örtülü reklam ise genel anlamda çok katı olarak yasaklanmıştır.
Görüldüğü üzere, henüz yeni trend olan bu reklam alanı bir çok soruna gebe olmaya aday olabilecektir.