Yasaların “torba”, hakların ve özgürlüklerin “paket” mantığıyla yapıldığı ülkemizde, 15.04.2015 günlü Resmi Gazete’de yayınlanan 6639 sayılı yasanın 29. Maddesiyle, 5651 sayılı İnternet Yasası’na yeni bir madde daha eklendi.
5651 sayılı kanuna 8/A olarak eklenen yeni düzenlemede, yaşam hakkı, kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması sebepleriyle herhangi bir site veya sosyal medya hesabı erişime engellenebilecek. İşin ilginç tarafı, bu kararı Başbakanlık veya herhangi bir bakanlık verebilecek. TİB tarafından koordine edilen içerik çıkartılması ve/veya erişimin engellenmesi kararları en geç dört saat içinde yerine getirilecek. İdari nitelikteki erişim engelleme kararları ise ancak yerine getirildikten sonra yargının denetimine girmiş olacak.
Hatırlarsanız Anayasa Mahkemesi, 2/10/2014 tarihli 2014/149-151 kararı ile benzer bir düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti. Yüksek Mahkeme, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi gibi ayrıntılı olarak somutlaştırılması ve önceden öngörülmesi mümkün olmayan durumları ifade eden ibarelerin içerik ve kapsamlarının belli olmadığını, bu kadar önemli konularda belirtilen hallerin varlığına ilişkin değerlendirme yapma ve karar verme yetkisi idari bir kurum olan TİB’e bırakılmaması, bu tip erişimin engellenmesi tedbirlerinin “amaç-araç”” dengesi bakımından Anayasa’da ve uluslararası sözleşmelerde tanımlı olan ifade özgürlüğü, haberleşme hürriyeti, düşünce ve ifadeyi yayma özgürlüğü noktasında bireylere tanınan temel hak ve özgürlüklerini ölçüsüzce sınırlandırma tehlikesini taşıdığını ileri sürerek ilgili maddeyi Anayasa’nın 2, 13, 22 ve 26. maddelerine aykırı bularak iptal etmişti.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği maddeye benzer olarak yeniden düzenlenen ve 8/A olarak eklenen yeni maddenin de Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilme olasılığını yüksek görüyoruz. Nitekim, bu kez Başbakanlık’a ve bakanlıklara verilen erişim engelleme yetkisi, yürütme gücünü elinde bulunduranlara keyfi kullanım, basın ve internet aracılığı ile denetlenmelerini önleme, ifade özgürlüğünü kısıtlama, internetteki içerikleri dilediği gibi kontrol etme ve gerektiğinde yaptırım uygulanmasını sağlama yolu açmaktadır.
Yeni maddede ayrıca, suça konu internet içeriklerini oluşturan ve yayanlar hakkında Başkanlık tarafından, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağı düzenlenmiş. Fakat burada göz ardı edilen husus, suçlarda ve cezalarda kanunilik ilkesi. Yani herhangi bir ceza kanunda tanımlı olmayan yayma eyleminden dolayı kimsenin suçlanamayacağı, dolayısıyla hakkında suç duyurusunda bulunulmayacağı. Örneğin 5651 sayılı yasanın 4/2 Maddesine göre, içeriğini benimseyerek bağlantı vermek eylemi cezalandırılabilir. Suç olan bir içeriği oluşturup internette yayınlamak elbette ki suç, ancak bu tür içerikleri retweet etmek veya like vermek suç olarak değerlendirilemez. Yani, bizzat 5651’in aradığı şekilde suç olan bir içeriği benimseyerek yaymak iradesini saptamak mümkün değildir. Malum olduğu üzere, sosyal medyada her tür içerik paylaşılarak çoğaltılabilmektedir ve sosyal medyanın da doğası budur. Dolayısıyla, bu düzenleme de Anayasa’ya aykırıdır.
Yeni maddede çok sorunlu bir alan daha var: Kullanıcı bilgilerini talep üzerine vermeyen içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumlularına üç bin günden on bin güne kadar adli para cezası; içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğini yerine getirmeyen erişim, içerik ve yer sağlayıcılara ise elli bin Türk lirasından beş yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilecek. Yani Başbakanlık veya bakanlıkların istemediği bir içeriği yayınlamaya devam etmek, ciddi para cezalarını da gündeme getiriyor. Sonuç olarak, artık muhalif bir içerik yazabilmek çok kolay olmayacak. Kısa zamanda Anayasa Mahkemesi’nin bu maddeyi tümden iptal etmesini temenni ediyoruz.