Türkiye’de darbeler tarihine kısaca baktığımızda, 1960 ve 1980 yıllarında iki askeri darbe sonucu ordunun yönetime el koyduğunu, 1971 ve 1997’de de ordunun seçilmiş ve meşru hükümetlere karşı neredeyse darbe benzeri müdahaleler ettiği görülmektedir. 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi ise, Halkın, Cumhurbaşkanı’nın, Hükümetin, Polisin ve Ordunun sayesinde başarısız olmuştur. Darbe girişimini başarısız kılan ve kısa zamanda etkisiz hale gelmesini sağlayan kişi ve kurumların ise en büyük yardımcısı İletişim ve Bilgi Teknolojileri olmuştur.
Durumu daha iyi anlamak için eski darbe girişimlerine bakmakta fayda var. Televizyonun ve radyonun tek kanallı ve devlet tekelinde olduğu dönemlerde, darbe yapanların en büyük silahı iletişimi kesmek ve mevcut iletişimi kendi lehlerine kullanmak olmuştur. Bunun için radyo, televizyon ve basın kuruluşlarına el koymak yeterli olabiliyordu. Zaten darbeciler, yine aynı şekilde düşünmüş olacak ki, gecenin ilerleyen saatlerinde Türksat’a, Türk Telekom’a, TV platformlarına ve ana akım haber kanallarına el koymaya çalıştılar. Ama günümüzde, yüzlerce TV ve radyo kanalı, milyonlarca internet abonesi ve milyonlarca sosyal medya hesabı var, artık bu kadar çok sesli bir ortamda, hepsine birden el koyma imkanı çok şükür ki yok.
15 Temmuz darbe girişiminin en tarihsel yönü, sosyal medya ile yayılan haberler ve görüntülerle halkın anında tepki verebilmesi ve seçilmiş Başbakan’ın ve seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın halka mesajlarını yine aynı şekilde iletişim teknolojileri aracılığı ile doğrudan iletebilmesiydi. Bu konu gerçekten o kadar önemli ki, iletişim bugüne kadar demokratik ülkelerin demokrasisini koruyabilmesi için en önemli araç haline gelmiştir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün bir parçası olan basın özgürlüğü, ayrıca haber alma ve haber verme hakkı, bir ülkedeki demokrasinin en temel yapı taşlarındandır ve bugün bunu en iyi şekilde Bilgi Teknolojileri ve İletişim sağlamaktadır. Bu sayede, herkes özgür bir şekilde haberleşebiliyor ve birbirinden haber alabiliyor, bir diğerinin düşüncesi başka birisine ilham verebiliyor. İletişim etkileşimi, etkileşim ise aksiyonu getirebiliyor. Önce sosyal medyada herkes gördüklerini ve yaşadıklarını paylaştı, daha sonra askeri hareketlilikler yorumlandı, arkasından bunun bir darbe girişimi olduğu anlaşıldı ve bir çok kişi sokaklara döküldü. Olayların geçtiği bölgelerde bulunanlar, an be an gelişmeleri internetin sağladığı imkanlarla aktardılar. Tankların önüne duranların, direnenlerin görüntüleri sosyal medya takip eden herkese moral ve direnme gücü verdi. Elektronik basın ve haber kanalları, gece boyu durmaksızın yayınlarını sosyal medya desteği ile yaparak darbe girişiminin sonunu getirmeye yardımcı oldular. Başbakan’ın ilk açıklamayı TV’lerden ve radyolardan yapması, akabinde Cumhurbaşkanı’nın Facetime ile TV’den mesaj vermesi darbe girişimin ana kırılma noktasıydı.
Eğer iletişim ve teknoloji olmasaydı, yani iletişim kanallarına el konulsaydı veya alışageldik şekilde engellenmiş olsaydı, kişiler ve kurumlar bu kadar çabuk reaksiyon veremeyebilirdi. Bir an için darbe girişimi gecesinde erken saatlerde TV’lere el konulduğunu ve internetin engellendiğini düşünelim. İlk başta, köprülerin kapatıldığını, tankların sokaklara çıktığını ve savaş uçaklarının alçak uçtuğunu bilemeyecektik. Hükümetin ve kamu görevlilerinin müdahalesinden ve mücadelesinden haberdar olamayacaktık. Sadece olay yerinde olanlardan sınırlı bir şekilde öğrenebileceğimiz bilgilerle darbe girişiminin tüm Türkiye’de etkili olduğunu düşünebilecektik. Çok şükür, iletişim kanalları açık kaldı ve bizler ilk elden haber almanın ve haberlerin özgürce yayılmasının faydasını yaşadık. Toplum olarak demokrasiyi savunarak darbelere karşı olduğumuz konusunda birleşebildik. Bu yüzden iletişim ve bilgi teknolojilerinin bize sağladığı temel hak ve özgürlükleri kullanabilmek, tarihi ve önemli bir fayda sağladı.
Dileğimiz, bundan sonra iletişimde, düşüncelerin ve bilgilerin özgürce yayılmasında, haber alınmasında ve haber verilmesinde bir daha hiç engel olmaması, var olan tüm engellerin kaldırılmasıdır.
Bu uğurda hayatını ortaya koyan ve hayatını kaybeden nice insanımıza şükran ve saygıyla.